Thursday, September 26, 2019

19/20 Sezon başlangıcı itibariyle gençleşiyor muyuz?

(Ya da.... Yusuf Yazıcı neden Lille'i tercih etmekte haklıydı)


Süper Lig'deki oyuncuların aldığı sürelerin yaşlara dağılımını incelemeyi sürdürüyorum. 5. hafta sonundaki yaş - dakika dağılımını paylaşmadan önce; nasıl bir dağılım beklemeniz gerektiğinin ipuçlarını vereyim. 

143'ü Türk, toplam 368 oyuncunun süre aldığı Spor Toto Süper Lig'de 5. hafta sonu itibariyle futbol oynayan oyunculardan sadece 28'i 22 yaşının altındaydı (%6). Bu 28 adet "şanslı" 22 yaş altı oyuncu ortalama 120 dakika süre bulabildi.


Acı tabloyu görmeye hazır mısınız? Değil misiniz? Peki.



Şimdi hazırsanız....Ligimizin genel yaş - dakika dağılım grafiği aşağıdaki gibi:


En azından 22 yaş altında olma suçunu işlemekte olmalarına rağmen, bir şekilde sahada olabilmeyi başarmış bu 28 oyuncunun 24'ü Türk'tü; yani genç oyunculara yapılan iki kuruşluk yatırım  önceki sezonların bazı örneklerindeki kadar elin gencini yetiştirmeye harcanmadı (Onyekuru gibi).

Kayserispor'dan 15 yaşındaki Emre Demir ile 17 yaşındaki Nurettin Korkmaz'ın aldıkları dakikalar (1 ve 6) ile Göztepeli 18 yaşındaki Ege Özkayımoğlu'nun aldığı 4 dakikanın türlerinin tek örnekleri olması, bu yaşlara toplam 11 dakika ayırdığımız anlamına geliyor. 19-20-21 basamaklarına ise giderek artacak şekilde 3,359 dakika şans vermişiz. 

Bir başka deyişle; toplam sürenin %3.8'ini 22 yaş altı oyunculara; %0.01'ini yani 10 binde birini 19 yaş altı oyunculara ayırmışız. Aralık 2013'te bu konuya ilk kez değindiğimde 22 yaşının altındaki oyunculara %5.43 oranında süre verebilmiştik. 2018 Eylül'ünde, geride kalan 17/18 sezonunu incelediğimde yukarıdakine çok benzer bir grafik oluşmuştu. U22'lerin dakika payı %3.3'tü.




Geride kalan neredeyse 6 yılda 22 yaş altındaki tecrübe yoksunu oyuncuların sahada kalabildikleri süre yaklaşık %30 oranında daralmış. Zaten nefes alamadıkları odanın tek penceresini de kapamamışız belki ama; üstten açık bırakmışız yalnızca.

2013'te Portekiz, Hollanda ve Fransa gibi ülkelerin durumuna dikkat çekmiştim. Gelin son dönemde özellikle genç futbolcu çıkarmakta vanası bozulmuş musluk kıvamına gelen Fransa'nın mevcut sezondaki yaş - dakika dağılımına bakalım. Onların liginde 7 hafta oynandı.

Yine nasıl bir grafik görmeyi bekleyebileceğinize dair birkaç ip ucu... 207'si Fransız, toplam 412 oyuncunun süre aldığı Ligue 1'de 22 yaşının altında 94 oyuncu şans buldu. (%23) Bu 94 genç oyuncu 7 haftada ortalama 219 dakika sahada kaldılar. Hatırlatayım; ligimiz için aynı parametrelerin değerleri %6 ve 120 dakika idi.

22 yaş altındaki yaklaşık her 3 oyuncudan 2'si Fransız'dı. Yani onlar da çoğunlukla kendi gençliklerine çalışmışlar. Ama harbi çalışmışlar. Bizim gibi yabancı sayısına takılmak yerine gençlerine "Çık, oyna, yaparsın!" demişler. 

Bu ülkenin en üst düzey liginde 22 yaş altındaki oyunculara ayrılan süre toplamın yaklaşık %16'sı. Bizim ayırdığımız oranın yaklaşık 5 katı! 19 yaşından küçüklere ayırdıkları pay ise %2'ye yakın. Neredeyse bizim tüm 22 yaş altı payımız kadarını adamlar sırf "bebeklerine" ayırmışlar. Ayrıca, 22-25 yaş bandı en yoğun aralık. Eh, o oyuncular da bir ara 22 yaş altı dönemini yaşadılar elbet; öyle değil mi?

Yazının alternatif başlığına gelince; bu da Yusuf Yazıcı'nın 22 yaş sınırının sağındaki ilk dilimde yer aldığı LOSC Lille yaş - dakika grafiği.



Bu grafikten anladığım; Lille antrenörü Christophe Galtier diyor ki "24 yaşını geçmişsen, ve gençlere aktaracak çok önemli deneyimleri olan ya da sahada liderlik edebilecek biri değilsen; güle güle. Sıradaki genç oynasın daha iyi."

Vaziyet buyken biz neden sürekli aynı kısır döngüyü tartışıyoruz? Milli takımlar teknik direktörü neden ısrarla yabancı sayısının azalmasına vurgu yapıyor ama asıl meseleye değinmiyor? Neden asıl mevkisindeki oyuncuları tükenen takımlar "altyapılarından" bir oyuncuya "Haydi bugün sıra sana geldi; stoper sensin bugün" diyemiyor demeyi tercih etmiyor? Asıl mesele bu, ve bundan başka her şeyi tartışıyoruz.

Anlayamıyorum; anlamadıkça da çaresizliğim artıyor ve nihayetinde üzülüyorum. 80 milyonluk insan kaynağımızdan, futbol oynamayı topraklarımızda öğrenmiş çıkara çıkara her mevkiye zar zor birer adet futbolcu çıkarıyoruz. Fransa'nın kadro derinliğini gösteren tablo ise şöyle:



Hovarda Istanbul takımlarımız, genç futbolcu yetiştirip, "Eldeki oyuncu havuzu bu; o yüzden de bu oynayacak" diyecek cesarete ve vizyona sahip olmadıkları için yukarıdaki Fransa havuzunun kıyısından geçebilen N'Zonzi, havuzun dışına itilen Rami ve havuzun yanına bile yaklaşmamış N'Koudou gibi oyuncuların peşinde koşadursun. 

Bana hiçbiri hitap etmiyor açıkçası. Tanımadığım Türk gençlerini seyretmek istiyorum; son ya da ilk büyük maaşının peşinde koşanları değil. 

Peki ya siz?