Sunday, May 23, 2021

Bir Sahte 9 Olarak Besar Gudjufi

Beşiktaş'ın 21/22 sezonu öncesi ilk transferi Besar Gudjufi transferden çok, bir yatırım. Mayıs 2004 doğumlu oyuncu, Makedon profesyonel liginde ilk kez 28 Kasım 2020'de altyapısından yetiştiği Vardar Skopje formasıyla Akademija Pandev'e karşı sahaya çıktı. 16 yıl 5 ay ve 30 gün önce doğmuştu; bu sezon Makedon liginde oynayan giyen en genç üçüncü oyuncuydu. 

Kendisiyle ilgili Mustafa Demirtaş'ın Futbolik ve Sinan Yılmaz'ın Sports Digitale için hazırladığı videoları izlemediyseniz, bir göz atmanızı tavsiye ederim. Her ikisi de maç görüntüleri üzerinden oyuncunun profilini çıkarmış ve değerli gözlemleriyle Gudjufi'nin geleceğine dair öngörülerini aktarmış. Beşiktaş'ın Hasic'ten sonra Gudjufi ile bir kez daha geleceğine yatırım yapmış olmasının doğruluğu konusunda ikisine de katılıyorum. 

Bu analizlerde de ifade edildiği gibi Gudjufi'nin yaşı için oldukça etkileyici bir dar alandan çıkma ve çalım atma kabiliyeti var. Beni daha çok ilgilendirense, Sinan'ın analizinin sonlarında değindiği çalışkanlık ve sertlikten korkmama özellikleri. Hasic'in eski maç videolarında olduğu gibi Gudjufi'nin maç görüntülerinde de kendisinden hem fiziksel hem de yaş olarak çok daha büyük oyuncularla "çata çat" mücadelelere girmekten çekinmediğini gördüm.

Aşağıdaki videoyu izlediğimde genç bir Bilal Başacıkoğlu ile karşı karşıya olmadığımızı anladım ve son derece mutlu oldum.


Maç görüntülerini izlemek için platformlara baktığım zaman Gudjufi'nin bu sezon sol kanatta oynadığı kadar santrafor mevkisinde süre aldığını gördüm. Sinan ve Mustafa'nın bir kanat olarak oyuncuyu yeterince tanıttığını göz önüne alıp, "peki Gudjufi nasıl bir santrafor olabilir?" sorusuna biraz yanıt aramak istedim. Bir de savunmasında gözlemlediğim ufak bir çapağa değinme ihtiyacı duydum.




Gudjufi'nin maçlarındaki bazı anlar, kendisine gezgin bir santrafor rolü verilirse buna iyi yanıt verebileceğinin sinyallerini barındırıyor olabilir. Genç Makedon hem oyun kurulumu aşamasında merkez orta sahalara kendini gösterip pas istasyonu olmayı seviyor...



Hem de ceza yayı civarından uzaklaşıp art arda link-uplar'a girerek savunmacıları "Şimdi kimi tutuyoruz biz?" sorusuyla karşı karşıya bırakabiliyor. 


Aboubakar'ın yokluğunda Sergen Yalçın Gökhan Töre'yi Kayseri ve Rize maçlarında sahte 9 olarak kullanmış ve Beşiktaş Kamerunlu golcünün yokluğundaki en iyi hücum performanslarını bu şekilde yakalamıştı. Enteresan bir şekilde bundan vazgeçen Yalçın, şampiyonluğun Galatasaray'a gitmek üzere olduğu Göztepe deplasmanının son yarım saatinde tekrar Larin'i sola atarak Gökhan'ı merkeze koyunca Beşiktaş 5-10 dakikada üç pozisyona girmişti. Son viraj bu şekilde kazasız atlatılmıştı. 

Yukarıda da bahsettiğim gibi, daha 17 yaşına basmamış Gudjufi'nin bu rolün gereksinimlerini karşılayacak zenginlikte bir oyuncu olması çok kıymetli duruyor. Futbolcuların birden fazla mevkiyi oynayabilmesi maç sıklığının artmakta olduğu günümüzde çok önemli. Beşiktaş'ın bu sezonunda bu savı destekleyen birkaç performans vardı. Gökhan Töre'nin sahte 9'luğu, Larin'in kanada dönüşmesi, Necip'in sağ bek, stoper ve 6 da oynaması... 

Benzer şekilde hiçbir özelliği çok ahım şahım olmayan Dorukhan'ın, Gençlerbirliği deplasmanında sol bek oynayıp Candeias'ı hayata küstürüp, Cenk'e maçı koparan asisti yapması ve Rize deplasmanında sağ bek ihtiyacını doldurabilmesi de çok kritikti. 

Gudjufi'nin sol kanattan içeri devrilmekten çekinmemesi, kalabalık içinde işlerliğini yitirmiyor olması, ikili mücadeleden kaçmaması ve fiziğine göre hava toplarında da fena gözükmemesi onun sadece çalımcı bir kanat oyuncusu olarak değerlendirilmemesi gerektiğine dair ciddi doneler gibi duruyor. 


Sahte 9, çalımcı / oyun kurucu kanat, ya da gizli forvet gibi oynayan bir 10. Hangi mevkinin oyuncusuna evirilirse evirilsin, savunma yaparken gösterdiği iştahın ters tepmesini engelleyecek şekilde eğitilmesi gerek. Aşağıdaki gibi pozisyonlara biraz fazla rastladım. Eminim Beşiktaş'ın teknik ekibi de giderilmesi gereken bu eksiğin farkındadır. 



Gudjufi'yi geniş kadroya katarak bugünü değil yarını düşündüğü için Beşiktaş'ı tebrik ediyor ve genç oyuncuya bir üst seviyede başarılar diliyorum.

Monday, November 16, 2020

Süper Lig 2020/21'in ilk 8 haftasında 22 yaş altı oyuncuların katılım payları

Yeni sezonun ilk 8 haftası itibariyle ligdeki dakika - yaş grubu dağılımı aşağıdaki gibi olmuş. Alıştığımız gibi 22 yaş altındaki oyuncuların çok az süre bulduğu bir ortam var. Süper Lig'de sahada şans bulabilmek için yaşlı olma kuralı hala geçerli gözüküyor.

2019/20 sezonuna en son Nisan 2020'de göz atmıştım. O zamanki durumu anımsamak isterseniz bu linkten bakabilirsiniz. Gençlere süre verme ya da yaşlılarınkinden kısma bakımından çok ciddi bir fark yok; en belirgin değişiklik ise 25 yaş grubunun yüksek miktardaki dakikalarının bu sezona aktarılmamış olması. 

Yaş grupları ve toplam süreden aldığı paylara bakacak olursak:

22 yaş altı: %4

22 - 26 bandı: %18

26 - 30 bandı: %35

30 - 33 bandı: %28

33 yaş ve üstü: %15

Yani Süper Lig takımları kariyerinin sonuna gelmiş oyunculara, kariyerin başındaki oyunculardan 4 kat fazla süre vermiş! 

Tek tek oyunculara bakalım... (Bu grafik güzel gözükecek diye umuyordum; ve öyle de oldu bence) Renkler yaş gruplarını temsil ediyor; her bir nokta ise bir oyuncuyu. Buradan da görüyoruz ki grafikte yukarı çıkmanın yolu rengin kırmızıya yaklaşmasından, yani yaşın ilerlemesinden geçiyor.

Ersin Destanoğlu, Bünyamin Balcı ve Abdülkadir Ömür'ün 22 yaş altı grubunun gururları olduklarını görüyoruz. 

TFF covid yüzünden kadro çıkaramayan takımların hükmen mağlup sayılmasını istiyor. Eğer bu kuralı dayatmayı başarırlarsa, şüphesiz takımlar kadrolarını zenginleştirmeye çalışacak. Bazı takımların veteran takviyesi yapacak maddi imkanı ve kadro müsaitliği olacak. Bu imkanlara sahip olmayanlar ise daha çok alt yaş gruplarındaki oyuncularını değerlendirmek zorunda kalacaklar. Bundan ötürü sezonun devamında, genç oyuncuların dakika paylarında suni bir artış olabilir. 

Wednesday, November 11, 2020

Samatta Fenerbahçe'nin hücum presine katkı veriyor mu?

25 Temmuz'da Saha İçi YouTube kanalında yayınladığım Samatta raporunda oyuncunun geriden hücum başlatan rakiplerine bastığı anlarda fark ettiğim bi zaafına değinmiştim. Samatta sıklıkla topla oynayan rakibinin bariz şekilde topu götüreceği, ya da pas atarken geçirmek zorunda olduğu alandan ziyade rakibinin üstüne doğru koşarak, kendi baskısını etkisizleştiriyordu.

Konyaspor karşısında Fenerbahçe mağlubiyetle tanışırken, Abdülkerim Bardakçı'nın baskısız oyun kurulumuna defalarca izin verdiğine tanıklık ettik. Samatta'nın ön alan baskısındaki bireysel tercihleri ve Pelkas ile uyumunda Rapor videosuyla örtüşen bazı zaaflar vardı.

Maçın ilk üç dakikası içinde, Rapor videosunda verdiğim örneklerin karbon kopyalarını görmek mümkün. Bence sarı okların gösterdiği yönlere hareket etmeliydi.



Konya maçından üçüncü örnekte Fenerbahçe dikine pasın atıldığı yerdeki baskısıyla topu kazanıyor ama Samatta'nın açı kapama eksiği bundan bağımsız.




Konyaspor'a karşı Fenerbahçe'nin savunmadaki dizilişi 4-4-2 şeklindeydi. Pelkas ve Samatta'nın ön alan baskısındaki uyumları bazı pozisyonlarda beklenenin çok altındaydı. 

19. dakikanın başında Pelkas'ın kaleciye baskısına Samatta'nın merkez pasını kapayarak destek vermesi gerekirdi. 


40. dakikadaki bu pozisyonda Samatta'nın Jevtovic'i oyun kurmak için rahat bırakmasını anlamak güç. Samatta Jevtovic'i takip etmeyince Pelkas'ın çabası da boşa gitmiş. 





Bu maçtan son örnek bu ana kadarkilerin bir özeti gibi. Pelkas'ın sol tarafını yüklendiği ön alan baskısının sağ tarafı Samatta'dan ötürü eksik kalıyor. Topun Konya solundan sağına doğru geçtiği iki anda Samatta kararsız ve atıl. Abdülkerim Bardakçı'nın uzun pasına müdahale girişimi de tanıdık bir açı hatası barındırıyor. 





Erol Bulut'un Fenerbahçe'si geride kalan 8 haftada baskı şiddeti ve rakiplerini kalesinden uzak tutmasıyla öne çıktı. WyScout'a göre PPDA (passes allowed per defensive action) bareminde 10.31 ile ligin en şiddetli pres yapan 5 takımından biri Fenerbahçe. Hasan Gören ve ekibinin verilerine göre ise, sarı-lacivertliler %8.3 ile, ortalamada rakiplerinin ataklarının kendi ceza sahasına ulaşmasına en zor izin veren takım. 

Hocanın topun kaybedildiği yerde geri alınması ve rakiplerin oyun kurarken uzun paslara mecbur bırakılması isteklerini sahada şimdiye dek iyi yansıtan bir takım gördük. Ozan Tufan bu konuda takıma beklendiği şekilde liderlik etti.  Ancak bu baskının takımı daha az yorması adına başlangıcının doğru yapılması çok önemli. 

Konya maçında ön ikilinin yetersiz baskısı ve Caner Erkin'in dayattığı bol dikine paslı yüksek tempo birleşince Fenerbahçe'nin hücum devamlılığı sekteye uğradı ve topun geri kazanılması uzadı. Gustavo ve Ozan'ın Konyaspor maçının her iki yarısında çok geniş alanlar kapamak durumunda kaldığı anlar yaşanmasında baskı başlangıçlarındaki eksikler kadar, Caner'in dayattığı hücumların da rolü vardı. O konuyu Podcast'te detaylıca incelemiştik Sinanla. 


Bakalım oyun kurucusunu stoperlerin arasına düşüren rakipler karşısında Samatta'nın ön alan presi daha fazla zaaf doğuracak mı? Yoksa Erol bulut bu zaafı ortadan kaldırmak için Samatta'yı mı değiştirecek?

Tuesday, April 28, 2020

Mert Hakan Yandaş'ın pas alma eğilimleri ve Fenerbahçe'de yapabilecekleri hakkında

Sinan Yılmaz'ın önerisiyle Mert Hakan Yandaş'ın ligin son maçlarında aldığı pasları tek tek izledim. Sinan ilk dokunuşlarına dair bir izlenim verebileceğini düşündüğü için bu öneride bulunmuşu. Bu makul bir varsayımdı; ben de bu aktiviteye Mert Hakan'ın o özelliğini incelemek için başladım. Ancak Mert Hakan boşa çıkma konusunda çok çalışkan olduğu için genellikle kontrolü kolay paslar alabiliyor. Gene de vaktim kesinlikle boşa gitmedi çünkü hiç beklemediğim bir keşif yapma imkanı buldum. Bu yazıyı 31 Temmuz 2020'de güncelledim.

Oyuncunun kendini boşa atma ve hareketlilik konusunda bir eksiği olmasa da, bazen kendi kalesine fazla yaklaştığı kanaatine vardım. Çevre kontrolünü yeterince sık yapmayışından ve topu fazla izlemesinden olduğu kadar, oyun kuruculuk yükünü fazlasıyla taşıma zorunda kalmasından da kaynaklanan bu duruma bazı örnekleri paylaşmak istedim. Bu anlarda verdiği kararları inceleyip ileride rakip savunmanın şeklini daha fazla bozacak alanlara hareketlenmeyi amaçlaması gerektiğini düşünüyorum. 

Görüntüler WyScout'tan alınmıştır.

1/3/2020 @ Ankaragücü

Yatay bir pas alan Fatih topu ileri taşımaya başlıyor. Mert Ankaragücü savunmasının geri ve orta hattının arasındaki boşlukta başladığı pozisyona sol çizgiye yaklaşarak devam ediyor. Aslında pozisyona başladığı yerde kalsa, Fatih'in topu 10 metre ileri taşımasından sonra çok rahat pas alabilir ve Ankaragücü'nün geri ile orta savunma bloğunu "kırmış" olabilirdi.







Ancak bu kararından ötürü iki oyuncu tarafından kapatılıp, topu sırtı dönük almak zorunda kalıyor. Tek güvenli tercih Caner'e geri pas atmak.



Aynı maç... Geriden oyun kurulum başlangıcında Mert topun oynanması gereken yönü işaret ederken kendisine en yakın üç rakibinin arasındaki boşluğun farkında değil. Top onun gösterdiği gibi Hakan Arslan'a geldiğinde arkasındaki boşluk mevcut; ama Mert yüzünü kalesine dönmüş ve boşluğu değerlendiremiyor. Kendini 10 metre ileride konumlandırsa Cebrail'i çok zor bir top karşılamaya mecbur bırakacaktı.




Bu pozisyonların puanların yakın olduğu bir şampiyonluk mücadelesi veren Sivasspor'un rakibinin on kişi kaldığı bir maçın ikinci yarısında bulunduğuna dikkat çekmek isterim. Mert Hakan'ın seviye atlamak adına farkındalığını artırarak bu anları daha iyi okuması ve daha agresif konumlarda topla buluşmaya çalışması gerekecek. Bu karşılaşmada skor 2-0 Sivas lehine geldikten sonra Mert'in benzer boşluklara daha çok saldırdığını gördüm. Bunları durum 0-0 iken yapması fark yaratan oyuncu olmasına katkı sağlayacaktır.

Oyuncunun stoperlere olduğu kadar Fatih Aksoy ve Hakan Arslan'a yanaşmaya ve muhafazakar paslara yöneliyor olmasının bir başka sebebi de oyun kurucu vazifesinin ona verilmesi. Ligin ikinci yarısında kadroya katılan Claudemir de bu konuda bekleneni karşılamadı ve Mert Hakan sezon sonuna kadar Sivasspor'un oyun kurucusu olarak görev yaptı. 

16/2/2020 @ Trabzonspor

Sivasspor'un erken geriye düştüğü maçta Mert Hakan'ın kendi kalesine doğru yanaşarak top isteme alışkanlığının dezavantaj doğurduğu bir başka örnek: Pereira'nın önüne geçip Uğur'a yaklaşarak top isteyen 8 numara, Yatabare ve Fernando'nun geriye yaslanmak zorunda bıraktığı Campi - Da Costa'nın konumundan istifade edip ani bir çıkışla 18'e koşabilirdi. Verdiği kararla topu aldığında yüzünü kaleye dönmesi mümkün değil. Buna rağmen, çizgideki Ziya'ya zor bir pas atıp verkaç deneyerek, bahsettiğim boşluğa saldırıyor. Pası Ziya'ya ulaşsa bu tercihi fark yaratabilirdi. Tabi ilk pozisyonda daha uyanık davransa, Uğur'dan daha basit bir pas talep ediyor olacaktı. 




Trabzonspor'un hala 1-0 önde olduğu 39. dakikadaki Sivasspor hücumunda Mert Hakan iki kez değerlendirebileceği bir boşluğun farkına varmıyor. Önce top Ziya'dayken Mikel-Guilherme-Campi-Novak dörtlüsünün arasındaki boşluğu fark etmeyerek merkeze yanaşıyor. Top Ziya'dan Hakan Arslan'a geldiğinde benzer bir boşluk Trabzonspor'un arka ve orta bloğu arasında tam hakemin durduğu yerde oluşuyor. Mert Hakan bu sekans boyunca kafasını hiç çevirmediği için iki boşluğu da tespit edemiyor. Belki bu örneklerde bahsettiğim yerlere hareketlense bile ancak zor paslar onun ayağına ulaşabilecekti; kabul. Buna rağmen, rakip savunmayı daha fazla zorlayacağı ve şekil değiştirmeye mecbur bırakacağı için hareketi takımına fayda sağlayabilecekti. 




Mert Hakan'ın bu tercihlerinde baskı yemekten çekinmesinden ziyade farkındalık eksiğinin temel sebep olduğunu düşünüyordum. Ancak sezon ilerledikçe, özellikle Claudemir'in de savunmanın önünde tutunamamasından ötürü Mert Hakan'ın oyun kurma yükü hiç azalmadı. Bu yoğunluğun sonucu olarak, oyuncunun hocasının kendisinden istediklerini gerçekleştirme konusundaki azmi yaratıcılığını bir nebze törpülemiş gibi. Mert Hakan baskı altında top almaktan çekinmediği gibi, rakibini üzerine çektiğinde boşa çıkan arkadaşlarına tek top oynamasını gayet iyi becerebilen bir oyuncu. Çabuk olması ve ekseni etrafında hızlı dönebilmesi bundaki temel etkenlerden. Bu meziyetlerini yukarıda örneklendirdiğim bloklar arası alanlarda uygulamayı daha çok denemesi gerektiği kanısındayım. 

Fenerbahçe'de Ozan Tufan ile bir oyun kurucunun önündeki partnerler olmaları durumunda, Mert Hakan orta sahayı enlemesine kapsayacak şekilde, FM tabiriyle Carillero rolünde,  Ozan'ın da sahayı dikine kat edecek, presleri başlatan ve önde basan box-to-box orta saha olarak kullanılması fark yaratacaktır. Zira Mert ve Ozan, WhoScored'a göre top kapma başarısında spektrumun iki ucundaki oyuncu. 


Oyuncu eksiltme ve sürerek / çalım ile top taşıma konusunda ligin liderlerinden olan Mert Hakan'ın bağlantı sağlayan yaratıcı orta saha Ozan'ın ise orta sahaya patronluk taslayacak dinamo görevi görmesi ikisinin de meziyetleriyle fark yaratacağı bir ortam sağlayabilir.



Bunları ve daha fazlasını değerlendirdiğim analizimi buradan izleyebilirsiniz:


Monday, April 27, 2020

N'Sakala'nın 19/20 sezonundaki ortaları

Beşiktaş'ın transfer gündemindeki Fabrice N'Sakala'nın 19/20 sezonunun 26 haftasında yaptığı tüm ortaları inceledim. İncelemeye geçmeden önce, 1000 dakikadan fazla sol bek mevkisinde oynamış oyuncuların orta isabet yüzdesi - 90 dakika başına orta grafiğine göz atalım:

Veri ve görüntüler WyScout'tan alınmıştır.





Grafiğin her iki ekseninin merkezine yakın konumda (p90 2.34, %36.2) bulunan N'Sakala'nın Beşiktaş'a gelmesi durumunda forma rekabetine gireceği Caner Erkin 90 dakika başına altıya yakın (p90 5.75) orta ile bu alanda mevkidaşları arasında lig lideri iken; isabet konusunda vasatın altında bir performans sergilemiş. 

Alanyaspor toplam 488 orta ile ligin en fazla orta yapan beşinci takımı; Beşiktaş 525 orta ile ligin en çok orta yapan ikinci takımı olmuş. 90dk başına değerleri de 17.12  ve 18.51 olan iki ekibin yakın miktarda ortalara başvurduğunu söyleyebiliriz. Temel fark ise şurada: Beşiktaş'ın orta lideri Caner iken, Alanyaspor'da bu görevi sağ bek Juanfran (p90 6.34) üstlenmiş. 

Ek bir not olarak, Alanyasporlu Fransız oyuncu toplam 59 ortasının 40'ını iç saha maçlarında (v.), 19'unu deplasmanlarda (@) yapmış.

Peki rakamların ötesinde N'Sakala nasıl bir ortacıdır? Ne gibi durumlarda, nasıl ortalar yapmış? Bunun için görüntülere başvurdum; fark yarattığı ya da kötü tercih / orta kalitesi gibi sebeplerle sınıfta kaldığı pozisyonların görüntülerini analize dahil ettim. 

Hücuma geriden çıkarak yaptığı ortalar: (HG) 26
İleride bulunduğu hücumlarda yaptığı ortalar: (İB) 33

Daha iyi seçeneklere rağmen yapılmış / zorlama ortalar (Z): 27
Görerek doğru tercih verdiği, ya da başka tercihinin olmadığı /mantıklı ortalar (M): 32

"Çok uzun gözüküyor; beni yorma" diyenler için özet: 
  • Erol Bulut Alanyası'nın kontra atağa ve direkt paslara dayalı hücumlarında daha etkili orta pozisyonları bulmuş. Beşiktaş alışıldığı gibi topu rakip sahaya yığarak oynarsa N'Sakala gibi patlayıcı bir oyuncunun değeri azalır.
  • Orta kalitesi ne çok etkileyici ne de kabul edilemez düzeyde. Beklenmedik iyi ortaları da var; atması gereken ama atamadığı ya da göz göre göre yanlış yere yolladığı ortaları da var. 
  • Ezbere ortalarından bazıları Beşiktaş tribünlerini çıldırtacaktır; ancak onlar buna Caner'den zaten alışık olmalı. Tamamlanamayan ve geri dönüştürülen hücumlarda merkez / yarım alanlardaki boşlukları göremeyişi N'Sakala'yı ezbere ortalara sevk eden zaaflar arasında Beşiktaş'ta en çok sorun çıkaran olacaktır. 
  • Caner kadar net bir ayak içi yok; çok az savunmacının var zaten. Ama bilhassa çalışılmış setlere sadakati daha fazla; orta yapmayı empoze etmiyor. Maçın dakikasından bağımsız uzun mesafeli bindirmeler yapabiliyor; Caner ise maç sonlarında ileride kalmaya ihtiyaç duyabiliyor.  
  • Ligin oynanan son maçındaki ikinci ortasında yaptığı tercih oyuncunun 30 yaşında dahi gelişime açık olduğu sinyalini verdi. Bakasetas'ın kaçırdığı bu net golle birlikte en az bir asistinin daha harcandığını; şimdilik 1'de kalan asist sayısının rahatlıkla 3 olması gerektiğini söyleyebilirim. 


17/8/2019 @ Kayserispor
Maçtaki tek ortası 79. dakikada (İB), Umut'u çalımla ekarte ettikten sonra gelmiş. Ceza sahasındaki tek takım arkadaşı Cisse. Merkezden Bakasetas, ters kanattan Efecan içeri hücum ediyor. Djalma kendisine yaklaşsa yerden bir pas denemesi makul olabilir. (Z) Orta görerek olmasa da iyi yere; Bakasetas iyi sıçramadığı için topa yalnızca dokunabiliyor. 

24/8/2019 v. Kasımpaşa
Altı orta yapmış. 5. dakikada (HG) Koita'nın kendisini unutmasını iyi değerlendirip topla buluşuyor; Cisse'nin merkez koşusunu görüyor; ama orta isabetsiz. 41.dakikada (HG) Bakasetas ile verkaç yapıp 18 içinde sıfıra iniyor. Yerden sert bir pas ile Efecan'a asist yapmayı deniyor; isabetsiz. 54. dakikada (HG) Koita'nın arkasına kaçarak Fernandes'ten sıfıra doğru pas alıyor. Ön direğe koşan Cisse'ye alçak ortası asiste dönüşüyor. 71. dakikada kornere yakın kullandığı taçtan sonra (İB) Cisse'den pas alıp, Djalma ile Efecan'ın koştuğu ön direğe doğru isabetsiz bir orta yapıyor. 73'te Djalma'nın pasıyla 18 içinde sıfıra iniyor (HG); bakmadan yaptığı yerden orta isabetsiz. 83'te orta sahada aldığı topu sürerek ileri taşıyor (HG); bakarak yaptığı ortası isabetsiz. 6 ortanın hepsi (M) kabul edilebilir.


Efecan'ın merkezde top aldığını gören N'Sakala hareketine başlıyor

Önündeki Jr. Fernandes'in merkeze düşmesiyle hızlanarak Koita'nın arkasına koşuyor

Bakarak yaptığı ortası ile Cisse'ye golü attırıyor


16/9/2019 v. Fenerbahçe
15. dakikada rakip alanda kapılan bir topu (İB) ceza sahasında kimse yokken orta yaparak harcıyor (Z). 22. dakikada Jr. Fernandes'in iyi pasıyla Ozan ile Deniz'in arasından fırlıyor (HG); ortası (M) isabetsiz. 69. dakikada Ferdi'ye omuz koyup korner çizgisine yakın top kazanıyor (İB); ilk dokunuşunda sağ ayağıyla ortası (M) Bammou'ya ve isabetli.


Rakip korner direğine doğru Ferdi'yi omuzla yenip topu aldıktan sonra...


Bammou'nun ön direk koşusunu iyi okuyup, topa ilk dokunuşunda sağ ayakla isabetli ortası


Gelişine vuramayan Bammou fırsatı değerlendirememiş

22/9/2019 @ Gençlerbirliği
62. dakikada rakip yarı sahada kullandığı taçtan sonra Ahmet Oğuz ile kendisini takip etmeyen Candeias'ın arasına hareketlenerek (İB), Cisse'ye bakarak isabetli bir orta (M) yapıyor.

28/9/2019 v. Sivasspor
50. dakikada sağdan gelişen Alanya hücumunda direkten dönen topu kovalayan Cisse  N'Sakala'ya 18 üstünde veriyor (İB); panikle isabetsiz bir orta yapıyor (Z). 55. dakikada Yatabare'den top çalıp (İB), verkaca giriyor. Ezbere ortası Samassa'ya gidiyor. Orta yaptığı bölgeye koşan ikinci oyuncu hava topu hakimiyeti düşük Efecan (Z).


Cisse'den topu aldığında üzerine koşan Goiano'nun arkasındaki boşluğu kullanmak yerine...

Ezbere bir orta yapıyor; Cisse'yi tekrar kaçırabilir ya da topla hareketlenebilirdi


5 dakika sonra, Jr. Fernandes, Bakasetas ve Ceyhun opsiyonları yerine orta tercihi

6/10/2019 @ Beşiktaş
18. dakikada hatalı kararı sonucu Oğuzhan'ın kapattığı sıfıra hareketleniyor; ortası bloklanarak kornere çıkıyor (İB, Z). 64'te ters kanat pasıyla iyi yerde topla buluşup (İB) Vida ve Ruiz'in arasındaki büyük boşluğa (M) isabetsiz bir orta yapıyor. 


Tercih sorunu: Merkeze yaklaşan Bakasetas'a oynamak yerine, sıfıra iniyor. 


Oğuzhan + Lens kapatıyor; blok yememesi imkansıza yakın; korner almayı başarmış

20/10/2019 v. Rizespor
5. dakikada ileride kapılan toptan sonra (İB), sol çizgide bomboş kalıyor. Kalabalık içine ezbere (Z) kötü bir orta yapıyor. 15. dakikada sağdan sola dönen hücumda (İB) Cisse'nin penaltıya doğru koşusunu iyi görüyor (M); orta bloklanıyor. 61.dakikada Rize'nin uzaklaştıramadığı topu Fernandes'ten alıyor (İB), iyi yere orta, isabetsiz (M). 90'da kornerden kısa pas alıp (İB) kalabalık içine isabetli orta yapıyor (Z)

2/11/2019 v. Başakşehir
29. dakikada savunmanın uzaklaştırdığı topu merkeze yakın konumda topluyor (HG), bomboş Siopis'e vermek yerine gelişi güzel dolduruyor (Z). 42'de önce Efecan'ı doğru tercihle kaçırmak istiyor; olmayınca tekrar topu alıp kalabalık içine yerden isabetsiz bir orta yapıyor (İB, Z). 48'de kendi yarı sahasında aldığı topu sürerek ileri taşıyor (HG), altı pasa hareketlenen Cisse'yi görüyor ama ortası isabetsiz (M). 50'de geriden koşarak katıldığı (HG) hücumda kalabalık içine zor ve ama isabetli orta (Z). 80'de (HG) Caiçara'nın hatasıyla önünde kalan topu hemen kalabalık içine ortalıyor; isabetli ama (Z)


Topla buluşsa savunmaya büyük sorun çıkaracak Siopis'e vermemenin anlamı yok



Tercih doğru olsa da, kavisi fazla kaçırdığı ortalardan; topu işaretli bölgeye atabilmesi gerek


Cisse'nin geriye düştüğünü sezip zor ama isabetli bir orta yapıyor; Fernandes müsait

10/11/2019 @ Trabzon
10.dakikada çalışılmış hücumda, Fernandes sırtı dönük topu geri oynadığı anda Pereira'nın bölgesine saldırıyor. Topu sürerek 18'e giriyor; yerden ortası gereksiz ve isabetsiz. (HG, Z)


Daha Tzavellas topu almadan Pereira - Yusuf bölgesine saldırmaya başlıyor


Efecan'ın merkeze koşması ile orta daha da kötü bir tercih olmuş. Dursa penaltı alabilir

30/11/2019 v. Ankaragücü
18. dakikada çizgide buluştuğu topu merkeze sürecek gibi yapıp bir anda patlayarak soldan ileri gidiyor (HG); hücumcular geç hareketlendiği için orta yapmamalı ve Djalma'nın önüne atmalıydı (Z). 28. dakikada (HG) verkaçla son çizgiye hareketleniyor; Efecan'ın kötü pozisyonu opsiyonlarını sınırlamış ama ön direkte yerden Bammou'yu görmeye çalışması makul (M). 52. dakikada Kasımpaşa maçındaki gibi; merkeze oynana topu iyi okuyup boş kanada koşuyor; tek topta ortası da doğru ama biraz fazla hızlı. (HG, M)


Oyunu doğru okumaya bir örnek daha: Djalma'nın tekte merkeze oynayacağını...


O topun da gene tekte kanadına geleceğini biliyor; Djalma topa değince depara başlıyor


Üstüne bu ortayı tekte denemesi de doğru; şiddetini ayarlayamamış

7/12/2019 @ Galatasaray
80. dakikada kullanılan taçtan sonra (İB) Mariano'nun ters kanatta kaldığını görüp Marcao'nun arkasına koşu atarak Efecan'dan top alıyor. N'Zonzi ağırdan alınca müsait durumda doğru yere iyi orta yapıyor (M); Bakasetas vuruyor; ama kaleye değil. 




13/12/2019 v. Antalyaspor
83. dakikada kullandığı taçtan sonra topu alıp (İB), kalabalık içine ezbere orta yapıyor (Z). 96'da aynı şeyi Jr. Fernandes'in kullandığı taçtan sonra yapıyor, ama maçın son hücumu
olduğu için makul. (İB, M)

23/12/2019 @ Denizlispor
10. dakikada ters kanattan sola gelen hücumda topu sağına çekip gereksiz ve kötü bir orta yapıyor (HG, Z). 56. dakikada kontra atakta Jr. Fernandes'e iyi destek verip (HG) ön direğe koşan Bakasetas'ın önüne yerden kesmeye çalışıyor (M); isabetsiz. 72. dakikada önüne atılan top hızlı; sıfıra inerken ortadan başka pek şansı yok. Arka direğe yapmayabilirdi (İB, M). 77. dakikada yaptığı savunmayla top kazanımını sağlayıp kontraya fırlıyor (HG), 18'e girince yerden ortası doğru (M) ama bloklanıyor.

29/12/2019 v. Konyaspor
19. dakikada rakip yarı alanda kullandığı taçtan sonra topu alıp (İB), kötü tercihle sıfıra inip, mecburen kaleciye giden bir orta yapıyor (Z). 56. dakikada merkeze düşüp aldığı topu çalım üstüne süratlenerek sol çizgiye taşıyor (HG), ön direğe ortası mantıklı (M), Cisse geç hareketleniyor. 79'da Cisse'nin geriye doğru verdiği pasla buluşuyor (İB), 3 savunmacıya 3 hücumcunun saldırdığını görüp (M), arka direğe (bu kötü) orta yapıyor. 

3 savunmacıya 3 hücumcunun saldırdığını görüp orta yapması mantıklı ancak...

Ortayı Efecan'ın olduğu arka direğe değil, Jr + Cisse'nin olduğu ön direğe yapmalıydı


18/1/2020 v. Kayserispor
8. dakikada pasıyla Djalma'yı sıfıra hareketlendirip kendisi onun arkasına hareketleniyor (İB); geri pasın gelişine tekte orta yapmak yerine yaklaşan Salih'i düşünebilirdi (Z).  9. dakikada Cisse'nin kafa pası auta çıkacakken çevirmek adına orta yapıyor (İB, M). 88'de Fernandes ile ikili oyun yapıp (İB), ön direğe koşan Fernandes'e bakarak (M) isabetli orta yapıyor 

25/1/2020 @ Kasımpaşa
11. dakikada rakip yarı alanda buluştuğu topu (İB) hiç düşünmeden kimsenin olmadığı bir yere ortalıyor (Z). 22'de kendi yarı alanından hareketlenerek Fernandes-Siopis ile üçgeni tamamlıyor (HG); iki savunmacı arasından hareketlenen Cisse'ye hemen atmak yerine vakit kaybedince gereksiz bir orta yapmış oluyor (Z). 33'te gene geriden çıkarak koşu yolu pasına hareketleniyor (HG); yerden ortası bloklansa da doğru ve iyi yere (M).

2/2/2020 v. Yeni Malatyaspor
4. dakikada sağdan sola dönen topu yarı alana yakın alıyor (HG), kısa bir dripling sonrası Cisse'nin koşusunu görüyor (M); ortası çok kısa kalıyor. 36'da Caulker'ın koşusuna kanan savunmacıların bıraktığı boşlukta topla buluşuyor (İB), Caulker ve Fernandes koşu gösterirken; Salih'e orta yapmayı tercih ediyor (Z). 59'da rakip savunmanın uzaklaştıramadığı top 18 içinde önünde kalıyor (İB); savunma tepki veremeden hemen uzak direkteki Djalma'ya göndermek istemesi, isabet bulamasa da doğru (M)

8/2/2020 @ Fenerbahçe
19. dakikada Fenerbahçe'nin ters kanatta kaptırdığı toptan sonra hemen çizgiye açılıp kontraya destek veriyor (HG); ortaya müsait bir durum yokken gene de deniyor (Z). 84'te kendi kullandığı taçtan sonra topu alır almaz ezbere bir orta yapıyor (İB, Z)

Sezon boyu sıkça gösterdiği kontra atak katılımlarından biri daha...

Ortaya müsait durum olmadığını, Efecan'a yerden atması gerektiğini fark etmemiş

21/2/2020 @ Sivasspor
16. dakikada Bammou'nun geriye çıkardığı top ile buluştuğunda (İB), merkezdeki boşluğu pas veya top sürerek kullanmak yerine kalabalık içine gelişi güzel bir orta deniyor (Z). 31'de Bammou ile derin bir verkaca giriyor (İB); ortadan başka şansı kalmamış ve blok yemiş (M). 35'te kendi yarı sahasından süratlenerek koşu yoluna pas alıyor (HG), Bakasetas'a pas vermek yerine merkezdeki Bammou-Cisse'ye orta yapıyor (Z)

Beşiktaş Alanyaspor'dan daha fazla hücum eden ve aşağıdaki gibi geri dönüştüren bir takım

Merkezde ve yakınında olan boşluğu okuyamıyor. Hem pas hem dripling imkanı var!

28/2/2020 v. Beşiktaş
29. dakikada orta sahada kapılan top sonrası hücuma destek veriyor (HG); dört kişinin arasında yalnız Jr. Fernandes var ve orta deniyor (Z). 41'de Karius'un isabetsiz uzun topu hızlıca daha hücumdan dönmemiş durumdayken kendisine aktarılıyor (İB), tekte yerden Cisse'nin ön direk koşusunu görüyor; Vida kesmese gol (M). 

8/3/2020 @ Rizespor
64. dakikada kendi kullandığı taçtan topu geri aldığında (İB) orta yapmaktan başka pek bir şansı yok gibi (M).

14/3/2020 v. Gaziantep
62. dakikada Günay'ın uzun pasını kafasıyla kesip (HG) Fernandes'ten pas alacak şekilde hareketleniyor; orta yerine Cisse'yi yerden / ya da mini bir havadan pas ile buluşturmayı denemeliydi (Z). 92.dakikada kendi yarı sahasından Bammou'ya aktarıp depara başlıyor (HG). Ben dahil herkesi şaşırtan pası Bakasetas yüzünden asiste dönüşmüyor (M).

Pozisyonu burada çizim için durdurduğumda dairenin olduğu yere orta bekliyordum...

Bütün sezon boyu ilk kez geriye çıkardı ve Bakasetas'ı karşı karşıya bıraktı; yazık olmuş.


Saturday, April 25, 2020

Futbol ile ilgili kimsenin bir türlü söyleyemediği gerçek

Patlaması kaçınılmaz bir balonla, güneşe fazla yaklaşan Icarus misali yükseldiğimizi futbolun her düzeyindeki yöneticiler ile birlikte biz izleyiciler de uzun süre görmezden geldik. Şimdi bir pandemi çoktan fark etmiş olmamız gereken bir gerçeği yüzümüze vurmaya çalışıyor. Ancak inkar kudretimiz buna da direnecek gibi duruyor. Simon Burnton The Guardian'daki 25 Nisan 2020 tarihli yazısında, İngiliz futboluna dair bir hadiseyi açıklamak için de olsa, futbolun her karışına ışık tutacak güce sahip bir tespitte bulunmuş:

"Residents of cities around the world are reporting that the reduction in pollution during lockdowns has allowed them to see clearly for the first time in years [...] But the situation facing football is precisely the opposite: deprived of the action that once entertained us, now all we can see is the pollution that surrounds it."

Türkçe olarak diyor ki:

"Dünyadaki farklı şehirlerin sakinleri, eve kapanmaların sonucu olarak azalan hava kirliliği sayesinde yıllardır olmadığı kadar net görebildiklerini ifade ediyor [...] Ama futbolun yüzleştiği durum bunun tam zıttı: futbolun aksiyonundan mahrum kalan bizlerin şimdi görebildiği tek şey onu çevreleyen kirlilik."

Luis Figo içinde olduğumuz milenyumun başında 62 milyon Euro karşılığında Barcelona'dan baş düşman Real Madrid'e transfer olmuştu. İhanete uğradıklarını hisseden Barça taraftarları öfkeli parmaklarını Portekizli'ye yöneltirken, alt tarafı bir futbolcuya farklı renk forma giydirmek için harcanan miktarların başını alıp gidiyor olmasının gelecek için teşkil ettiği tehlike büyük ölçüde göz ardı edilmişti.  Aradan geçen 20 yılda 100 milyon Euro'luk transfer bedeli barajının, ilki 2013'te Gareth Bale ile olmak üzere, 10 defa aşıldığına tanıklık ettik. Ve nihayet 2017'de Paris St. Germain, "bu da yetmez" diyen futbol endüstrisinin açgözlülüğüne Neymar'ı 222 milyon Euro saçarak Katalonya'dan Fransa'nın başkentine getirerek karşılık verdi. 

Kulüpler arasında gidip gelen miktarların bir o kadarı da maaş, imza ücreti ve performans bonusu olarak oyuncuların banka hesaplarına yatırıldı. Bu hoyratlığın önüne geçmeyi çok ama çok geç akıl eden UEFA ve FIFA, en az futbolun dibini dinamitleyen transferleri yapan kulüp yöneticileri ile onların icraatlarının sahadaki tezahürünü çılgınca alkışlayan kitleler kadar suçluydular. Sakın "taraftarlara niye bulaşıyorsun?" demeyin. Çeyrek asrı aşkın süredir endüstriyel futbolun etik değerleri ve mali dengeleri hiçe sayan sorumsuzluğunu, yayın aboneliği, maç bileti, lisanslı ürün vs. satın alarak destekleyen bizler, hayvanların maruz kaldığı acınası koşulları görmezden gelen sirk izleyicilerinden ya da hayatı pahasına dövüşen gladyatörleri yargılayan antik kalabalıklardan çok da farklı değiliz.

Ülkemizde aynı çeyrek asır içinde yaşanmış en ciddi sırt çevirme örneğini hatırlayalım. Temmuz 2011 süreciyle kirlenen futbol ortamından tiksinmeye başlayan Fenerbahçe taraftarı, efsane kaptan Alex de Souza'nın kulüpten aforoz ederek uzaklaştırılmasını, haklı olarak sindirememiş ve yeşil sahalara olan ilgisini iyiden iyiye yitirmişti. Peki herhangi bir kulübün taraftarının "İsmi Pepe de olsa, van Persie de, Falcao da... Veteranlara para saçmanız kabak tadı verdi; biz genç oyuncu izlemenin heyecanına açız" dediğini gördünüz mü? Bu ülkede Yıldırım Demirören bile sadece para harcayarak taraftarını mest etmeyi başarmamış mıydı? Avrupa'nın en yaşlı ligi olma yarışındaki iddiamıza tanıklık etmek için tribünleri eskisine oranla daha da doldurmaya başlamadık mı?

Örneğin Abdurrahim Albayrak'ın 19 Nisan 2020'de CNNTürk'te yaptığı açıklamalarındaki utanmazlık ve sorumsuzluğunun arkasında bu soruların yanıtını bilmesi yatıyor. Yayıncı kuruluştan akan şişirilmiş meblağlar ve bankalardan alınan borçlar dışında elle tutulur tek bir gelir kalemi yaratmamış olmaktan hiç bir gocunma duymayan bu yönetici profili, ödenmesi imkansız maaşlara işaret edip, oyunculardan fedakarlık talep ederken, amatör branşların kapanması gerektiğini dile getirirken kuş gibi rahat... Gazı kaçmış kolalara oda dolusu paralar vaat ederken, bir gün şu veya bu sebepten ötürü, hiç hak etmeden kondukları maddi kaynaklardan mahrum kalacaklarını öngörememenin suçluluğunu hissetmiyorlar. 

Unutmamak gerekir ki, mevcut düzenin tek kazananı en tepedekiler... Yani çarkı döndüren paranın sahipleri ve o paranın oluşturduğu pastadan dilim koparabilenler. Ve bu düzene direnmekte kulüp yöneticileri ve ülke federasyonları kadar UEFA ve FIFA gibi örgütler de sınıfta kalmıştır. Bunun son örneği UEFA'nın 23 Nisan 2020 tarihli açıklamasıdır. Avrupa futbolunun en üst düzey örgütünün, kamu sağlığı uzmanları ve bilim adamlarının görüşlerine başvurduklarını ifade etme ihtiyacı duymadan, ülke federasyonlarına Ağustos'a kadar liglerini tamamlamalarını "tavsiye etmesinin" futbolun önemiyle açıklanacak bir yanı yoktur. Yaz aylarında gündüz sıcaklık ortalamasının 30 dereceyi aştığı onlarca şehrin bulunduğu ve Covid-19 salgınıyla hala mücadele eden bir kıtada, böyle bir emrivakide bulunulması ancak ve ancak kendini tüketmeye başlamış bir ekonomiyi ayakta tutma çabalarıyla açıklanabilir. 

Uğur Meleke'nin 28 Mart 2020 tarihli yazısında değindiği 2019-21 sezonu fikri son derece mantıklı olmasına rağmen, çarkı döndürenlerin en korktuğu ve itinayla uzakta durmaya çalıştığı fikirdir herhalde. Düşünsenize....Alt tarafı sporcuların, antrenörlerin, malzemeciden stat görevlisine kadar müsabakaların oynanmasını mümkün kılan tüm yardımcı birimlerin ve patronları tarafından olan biteni yerinden takip etmek zorunda bırakılacak gazetecilerin sağlığı gözetilecek diye, koskoca bir sezon bütün gelirleriyle yok olup gidecek. "Hadi oradan!" Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Nihat Özdemir ve Mehmet Serpil'in katıldığı toplantıdan Haziran ortasında Türkiye'deki lig ve kupa maçlarının tamamlanmaya başlaması gibi bir fikrin çıkmasının arkasında işte bu açgözlülük ve sorumsuzluk vardır. 

Bu toplantıya çağrılmayan Türkiye Profesyonel Futbolcular Derneği denen örgüte bakınca işin garip bir yanını daha görmek mümkün. Başkanlığını Hakan Ünsal'ın yaptığı dernek üyeleri arasında bir adet aktif profesyonel futbolcu dahi yok. Hepsi emekli! (Bir Galatasaray çalışanı olan Ümit Davala ile yayıncı kuruluşta çalışan Tümer Metin'in bu dernekte olması da izahı olmayan hadiseler; ama bu yazının bağlamının dışında kalıyorlar.) Kısacası Türkiye'deki faal futbolcuların, kendi sağlıklarını gözetecek bir resmi örgütü olmadığı gibi, amaçlarından birincisi olarak "profesyonel futbolcuların her türlü hak ve menfaatini koruma[yı]" gösteren derneğin fikrini soran da yok. Bu durum meydanı Burak Yılmaz gibi, 15 Mart'ta yaptığı sorumsuz açıklamalardan geri adım atmaya niyeti olmayanlara bırakmış olsa da, Ömer Bayram gibi içgörü ve anlayış sahibi milli oyuncularımızın varlığı bir nebze sevindirici. 

Benim tek temennim şu: Olur da lig ve kupa müsabakalarının kalanlarını salgına ve kavurucu sıcaklara rağmen tamamlamaya karar verirsek bundan ötürü can kaybı yaşanmaması. Bunu sadece futbolun içindeki ya da etrafındaki canlarla sınırlı sanmayın. Sid Lowe'un 23 Nisan 2020'deki yazısı gösteriyor ki, Mayıs ya da Haziran'da dönüş hazırlıkları içinde olan La Liga yetkilileri, yalnızca antrenmanların başlaması için her oyuncuya üç test yapılması gibi kapsamlı ve masraflı adımları olan bir plan yapmış. Test kitlerinin ve onları kullanma yetisine sahip olanların sonsuz olmadığını, bu imkan ve kişilerin neticede bir oyunun sürmesi uğruna seferber edilmesinin, onlara gerçekten ihtiyaç duyanları mahrum bırakma ihtimali olduğunu unutmamalıyız. 

Futbolu yönetenler belki bin bir dereden su getirip çarçur edilen milyarların hesabını vermeye kalkışabilir. Belki gün gelir, parayı sporun ve sporcu sağlığının önüne koyduklarının itirafında bile bulunabilirler. Ama yüzlerce, binlerce test kiti ve sağlık çalışanını bir takım maddi çıkarlar uğruna "kilitleyip" başkalarının sağlığını ve canını riske atmanın hesabını asla veremezler. Tarih, bu zorbalığa karşı tavrını belli edenleri, etmeyenlerden ayıracak ve unutmayacaktır.