Monday, November 16, 2020

Süper Lig 2020/21'in ilk 8 haftasında 22 yaş altı oyuncuların katılım payları

Yeni sezonun ilk 8 haftası itibariyle ligdeki dakika - yaş grubu dağılımı aşağıdaki gibi olmuş. Alıştığımız gibi 22 yaş altındaki oyuncuların çok az süre bulduğu bir ortam var. Süper Lig'de sahada şans bulabilmek için yaşlı olma kuralı hala geçerli gözüküyor.

2019/20 sezonuna en son Nisan 2020'de göz atmıştım. O zamanki durumu anımsamak isterseniz bu linkten bakabilirsiniz. Gençlere süre verme ya da yaşlılarınkinden kısma bakımından çok ciddi bir fark yok; en belirgin değişiklik ise 25 yaş grubunun yüksek miktardaki dakikalarının bu sezona aktarılmamış olması. 

Yaş grupları ve toplam süreden aldığı paylara bakacak olursak:

22 yaş altı: %4

22 - 26 bandı: %18

26 - 30 bandı: %35

30 - 33 bandı: %28

33 yaş ve üstü: %15

Yani Süper Lig takımları kariyerinin sonuna gelmiş oyunculara, kariyerin başındaki oyunculardan 4 kat fazla süre vermiş! 

Tek tek oyunculara bakalım... (Bu grafik güzel gözükecek diye umuyordum; ve öyle de oldu bence) Renkler yaş gruplarını temsil ediyor; her bir nokta ise bir oyuncuyu. Buradan da görüyoruz ki grafikte yukarı çıkmanın yolu rengin kırmızıya yaklaşmasından, yani yaşın ilerlemesinden geçiyor.

Ersin Destanoğlu, Bünyamin Balcı ve Abdülkadir Ömür'ün 22 yaş altı grubunun gururları olduklarını görüyoruz. 

TFF covid yüzünden kadro çıkaramayan takımların hükmen mağlup sayılmasını istiyor. Eğer bu kuralı dayatmayı başarırlarsa, şüphesiz takımlar kadrolarını zenginleştirmeye çalışacak. Bazı takımların veteran takviyesi yapacak maddi imkanı ve kadro müsaitliği olacak. Bu imkanlara sahip olmayanlar ise daha çok alt yaş gruplarındaki oyuncularını değerlendirmek zorunda kalacaklar. Bundan ötürü sezonun devamında, genç oyuncuların dakika paylarında suni bir artış olabilir. 

Wednesday, November 11, 2020

Samatta Fenerbahçe'nin hücum presine katkı veriyor mu?

25 Temmuz'da Saha İçi YouTube kanalında yayınladığım Samatta raporunda oyuncunun geriden hücum başlatan rakiplerine bastığı anlarda fark ettiğim bi zaafına değinmiştim. Samatta sıklıkla topla oynayan rakibinin bariz şekilde topu götüreceği, ya da pas atarken geçirmek zorunda olduğu alandan ziyade rakibinin üstüne doğru koşarak, kendi baskısını etkisizleştiriyordu.

Konyaspor karşısında Fenerbahçe mağlubiyetle tanışırken, Abdülkerim Bardakçı'nın baskısız oyun kurulumuna defalarca izin verdiğine tanıklık ettik. Samatta'nın ön alan baskısındaki bireysel tercihleri ve Pelkas ile uyumunda Rapor videosuyla örtüşen bazı zaaflar vardı.

Maçın ilk üç dakikası içinde, Rapor videosunda verdiğim örneklerin karbon kopyalarını görmek mümkün. Bence sarı okların gösterdiği yönlere hareket etmeliydi.



Konya maçından üçüncü örnekte Fenerbahçe dikine pasın atıldığı yerdeki baskısıyla topu kazanıyor ama Samatta'nın açı kapama eksiği bundan bağımsız.




Konyaspor'a karşı Fenerbahçe'nin savunmadaki dizilişi 4-4-2 şeklindeydi. Pelkas ve Samatta'nın ön alan baskısındaki uyumları bazı pozisyonlarda beklenenin çok altındaydı. 

19. dakikanın başında Pelkas'ın kaleciye baskısına Samatta'nın merkez pasını kapayarak destek vermesi gerekirdi. 


40. dakikadaki bu pozisyonda Samatta'nın Jevtovic'i oyun kurmak için rahat bırakmasını anlamak güç. Samatta Jevtovic'i takip etmeyince Pelkas'ın çabası da boşa gitmiş. 





Bu maçtan son örnek bu ana kadarkilerin bir özeti gibi. Pelkas'ın sol tarafını yüklendiği ön alan baskısının sağ tarafı Samatta'dan ötürü eksik kalıyor. Topun Konya solundan sağına doğru geçtiği iki anda Samatta kararsız ve atıl. Abdülkerim Bardakçı'nın uzun pasına müdahale girişimi de tanıdık bir açı hatası barındırıyor. 





Erol Bulut'un Fenerbahçe'si geride kalan 8 haftada baskı şiddeti ve rakiplerini kalesinden uzak tutmasıyla öne çıktı. WyScout'a göre PPDA (passes allowed per defensive action) bareminde 10.31 ile ligin en şiddetli pres yapan 5 takımından biri Fenerbahçe. Hasan Gören ve ekibinin verilerine göre ise, sarı-lacivertliler %8.3 ile, ortalamada rakiplerinin ataklarının kendi ceza sahasına ulaşmasına en zor izin veren takım. 

Hocanın topun kaybedildiği yerde geri alınması ve rakiplerin oyun kurarken uzun paslara mecbur bırakılması isteklerini sahada şimdiye dek iyi yansıtan bir takım gördük. Ozan Tufan bu konuda takıma beklendiği şekilde liderlik etti.  Ancak bu baskının takımı daha az yorması adına başlangıcının doğru yapılması çok önemli. 

Konya maçında ön ikilinin yetersiz baskısı ve Caner Erkin'in dayattığı bol dikine paslı yüksek tempo birleşince Fenerbahçe'nin hücum devamlılığı sekteye uğradı ve topun geri kazanılması uzadı. Gustavo ve Ozan'ın Konyaspor maçının her iki yarısında çok geniş alanlar kapamak durumunda kaldığı anlar yaşanmasında baskı başlangıçlarındaki eksikler kadar, Caner'in dayattığı hücumların da rolü vardı. O konuyu Podcast'te detaylıca incelemiştik Sinanla. 


Bakalım oyun kurucusunu stoperlerin arasına düşüren rakipler karşısında Samatta'nın ön alan presi daha fazla zaaf doğuracak mı? Yoksa Erol bulut bu zaafı ortadan kaldırmak için Samatta'yı mı değiştirecek?